.

30 Mart 2017 Perşembe

Huzursuzluk-Zülfü Livaneli

Merhaba uzun zamandır blog aleminde yoktum.Bu benim aylar sonra blogda yazdığım ilk kitap yorumu olacak.Umarım devamıda gelir ve 2017'de bol kitap okuyup sizlerle paylaşırım.Her neyse huzursuzluk benim mart ayında okuduğum tek kitap oldu.Neden diye soracak olursanız.Birazcık hastalanmıştım ve kendimi okumaya veremedim.Nisan ayından umutluyum umarım mart kadar soğuk ve depresyonda geçmez..
Yani en azından bahar geldi ,çiçekler açtı,falan filan olsun.Artık havalar ısınsın..

Merhamet Zulmün Merhemi Olmaz

Zülfü Livaneli ile kardeşimin hikayesi isimli kitabıyla tanışmıştım.Mükemmel bir kitaptı,albenisi yüksekti,sonu da şaşırtıcı bitmişti.Sonrasında Son Ada kitabını okudum.Oda kardeşimin hikayesi kadar olmasada güzeldi.Biraz Yaşar kemal etkileri vardı sanki kitapta..

Bu arada ben Yaşar Kemal'in kitaplarını da çok seviyorum..


Son olarak okuduğum huzursuzluk romanı, diğerleri kadar olmasa da güzeldi yine.Zülfü livaneli ne yazsa okurum dediğim yazarlardan fakat,beğenmediğim kitapları da olmadı değil.
     Tarzını,üslübunu,kitaplarının konularını seviyorum fakat her kitabını okuyabilirim                     yarım kalmaz diyemem.Çünkü Seranad yarım bıraktıklarımdan.Aynı zamanda bir gün mutlaka okuyacağım dediklerimden.Gelelim Huzursuzluk kitabına..Her ne kadar beni derinden üzen bir kitap olsada,yine livaneli'nin akıcı yazım dili bu kitapta da vardı.


Şöyleki ;hem kitabın konusunu,hemde yazarın anlatımını ben yine sevdim.O zaman sizlere birazcık kitabın konusundan bahsedeyim. İstanbulda yaşayan ibrahim,çocukluk arkadaşı hüseyin öldürülünce,memleketi Mardine gider..Burada gizemli olaylarla ve sırlarla da karşılaşır.
Mardinde anlatılan hikaler oldukça dikkat çekicidir.Hüseyin için gelen arkadaşı onun evlenmek istediği yezidi kızın sırrına doğru yola çıkmıştır aynı zamanda.Kitapta suriyeden Türkiye'ye sığınan mülteciler ve onların yaşadıkları acı olaylara da yer verilmiş.Huzursuzluk tam da ismi gibi çok seveceğiniz fakat sizlere birazcık huzursuzluk verebilecek,psikolojinizi sarsacak bir kitap.Şahsen ben de o etkiyi bıraktı.Kitap bir kardeşim hikayesi değildi fakat,şans vermenizde okumanızda fayda var..


Ve bir Alıntı:       
Harese nedir, bilir misin? Develerin çölde çok sevdiği bir diken var. Deve dikeni yedikçe ağzı kanar. Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. Kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz.Ortadoğu’nun âdeti budur, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur..

Ayrıca youtube hesabımdaki sohbet videomda huzursuzluktan da bahsettim oradan da izleyebilirsiniz..kitaba puanım(5 üzerinden 4 oldu)


Huzursuzluk-Zülfü Livaneli- Benimle Sohbet 



                                 











Y son Erkek 1. Cilt-Çizgi Roman

Merhaba dün akşam itibariyle Y Son Erkek Serisi'nin birinci cildi bitti..Güzeldi ben sevdim.Çizgi roman okumak isteyenler için güzel bir tercih olabilir..
.
Bu çizgi roman da ne anlatılıyor?
2002 yıl inşa,sebebi bilinmeyen bir salgın,her spermi,her fetüsü ve Y kromozomu taşıyan yetişkin her memeliyi yok eder.Genç bir adam ve erkek maymunu hariç.Bu "cins kırım"küresel nüfusun %48'ini,ya da diğer bir değişle yaklaşık 2.9 milyar erkeği aniden yok eder.
.
Dünyayı kadınlar yönetseydi neler olurdu!!!!
Bundan sonraki macera da Yorick Brown ve maymununun başından gecen olaylar anlatılmış.Çizgi romanda hayatı sorguyabilir ,kendinize sorular çıkartabilir ve ilginç bilgiler kazanabilirsiniz.Erkeksiz bir dünya nasıl olabilirdi?Mesela savaş,terör ,tecavüz gibi şeyler olmazdı diyebilirken aynı zamanda bir çocuk sahibi olabilmek için onlara ihtiyaç olması gibi şeylerde kafanızdan geçebiliyor.Size dünyayı sorgulatan güzel bir konusu var ve ben bundan sonra neler olacak diye gerçekten çok meraklandım.Son olarakta harika çizimleri vardı ve nasıl bittiğini anlamıyorsunuz.Bir bakın ,inceleyin derim..
#ysonerkek #erkeksiz #çizgiroman

Sema kaygusuz-Yüzünde Bir Yer

Şubat ayında bitirdiğim 3.kitabın yorumuyla geldim.Bir arkadaşım kitap okumadığım zaman kendimi gerizekalı gibi hissediyorum demişti.Peki hiç okumayanlar ,yani hiç okumamış olanlar siz neler hissediyorsunuz?
Okumak isteyip okuyamayanlara bir şey diyemiyorum çünkü bazen o hastalığa ben de yakalanıyorum ama sonra geçiyor.Önemli olansa şuan çay koydum kendime bisküvi eşliğinde yorum yazmanın güzelliği hiç bir şeyde yok.O değilde okumuş olduğum kitabın güzelligi,bana kattıkları,bana anlattıkları hic bir şeyde yok.
.
Sema kaygusuz'un Sandık lekesi kitabını bir çırpida okumuştum ve nasıl bittiğini anlamamıştım.Bu kitapsa bana yapıştı resmen cümleleri başa alıp tekrar okudugumdan biraz uzadı.Kimse hızlı yada yavaş okumuyor aslında.Kitap sizi rehin alıyor yada sizden hoslanmiyor ve kendini okutturmuyor size yani sıkıntı sizde değil kitapta.Doğru kitabı bulamıyorsunuz.Size sizi yansıtan aynanız olan kitabı bulmak mesele.
Çamaşırlarınızı iyi sıkmayan makinayı kullanmaya devam etmeyin,değiştirin.
.
Dersimden İstanbul'a uzanan hızır,bese ve hepimizin hikayesi yüzünde bir yer.Hızır herkesin kılığına girerek bize insanı,insanların hikayesini ,incir ağacının hikayesini anlatırken insanın gitmediği düşünce şehri de kalmıyor.Geçmişten günümüze her tema bu kitapta can bulmuş.Özellikle incir ağacının hikayesini okurken etkilenmemek mümkün değil.Yazarın bu kadar derin,bizi anlatan hikayeler yazması ve cümlelerindeki keskinlik kesinlikle ayrı bir mükemmellik zaten.Kitaplarını okumaya devam edeceğim ve sizlerle de paylaşacağım ki bu mükemmel kitaplardan mahrum kalmanızı istemem..Önce sandık lekesi ,sonra bu kitap tavsiyemdir..




Düzenleme

back to top .